Paylaşım Mekanı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DÖRT devlette YASAKLI SES

Aşağa gitmek

DÖRT devlette YASAKLI SES Empty DÖRT devlette YASAKLI SES

Mesaj tarafından RöNT-GeN 2008-03-23, 19:01

DÖRT devlette YASAKLI SES


Taraf Gazetesi, DÖRT devlettin yasakladığı sanatçı ŞİVAN PERWER'le konuştu.
20 Mart 2008 / 16:41


DÖRT devlette YASAKLI SES 100183

Kürtler’in kadim sesi Şivan Perwer 1976’dan beri doğduğu topraklara
dönemiyor. Türkiye’deki son konserini yıllar önce Urfa’da vermişti.
“Dört devletin yasakladığı bir sanatçıyım” diyen Perwer’le Almanya’da
konuştuk

Şivan Perwer’le Bonn’daki Şivan Perwer Kültür ve Sanat Vakfı’nın
merkezinde görüştük. Beş katlı merkezde hâlâ inşaat çalışmaları devam
ediyor. Dört yıl önce kurulan vakıf, Alman devleti tarafından resmen
tanınıyor. Şivan Perwer sorularımızı yanıtlamadan önce kısaca vakıf
hakkında bilgi veriyor. Kürt müziği ve sanatıyla ilgili çalışmalar
yapmak için oluşturulan vakfın bünyesinde bir müzik okulu, kayıt
stüdyosu ve konser salonu da bulunacak.

Hep yasaklı olan, Kürtlerin bu kadim sesine “yasak” sözcüğünün kendisi için ne ifade ettiğini sorarak başlıyoruz söyleşiye.

Ben dört ülkede dinlenen, dört devletin yasakladığı bir sanatçıyım.
Tabii Kürtler’in olduğu her yerde dinleniyorum. Başka uluslardan
insanlar da beni seviyor, dinliyor. Ama en çok Kürtler’in yoğun olarak
yaşadığı Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de dinleniyorum. Bu dört devlet
de beni yasakladı. Birkaç yıldır Irak Kürt Federe Yönetimi Bölgesi’nde
bu yasak kalktı. Ama ondan önce en sıkı yasağı Saddam rejimi
uyguluyordu bana. Benim kasetlerimi, albümlerimi dinledikleri için bir
çok insanın başı belaya girdi. İşkence gördüler, hapse atıldılar hatta
öldürüldüler. Bazı Kürt kadınları ağlayarak anlatıyordu bana; oğlunun
ya da kocasının sadece benim türkülerimi dinlediği için asıldığını.
“Yasak” sözcüğünün ne anlama geldiğini en iyi ben bilirim herhalde.

‘GECEYİ TARLADA GEÇİRDİM’

Kaç yıl oldu gurbet?

1976’nın haziranında çıktım Türkiye’den. O günden beri doğduğum
topraklara ayak basmak nasip olmadı. İran Kürdistanı’na gidemedim
henüz. Birkaç kez Suriye üzerinden güneye gittim. Suriye yetkilileri
tutuklamıyorlardı beni ama hemen gönderiyorlardı. Orada uzun süre
kalmamı istemiyorlardı. Hatta birkaç kez konser için başvurdum, kabul
etmediler.

Yurt dışına çıkışınız nasıl oldu?
Kaç kaç çıktım desem yeridir. İlk kez 1976 yılında Ankara’da sahneye
çıktım. O zaman Gazi Üniversitesi’nde matematik okuyordum. Kürt kökenli
milletvekillerinin düzenlediği bir gecede spontane çıktım. İstanbul’da
yaşayan Kürt kökenli bir türkücüyü davet etmişlerdi, Atakan Çelik.
Sahneye çıktıktan sonra seyirci Kürtçe parçalar söylenmesini istedi.
Çelik de, “xazale xazale” diye başladı ama Türkçe devam etti. Bu zoruma
gitti. Arkadaşlara “Bana bir saz bulun, sahneye çıkmak istiyorum”
dedim. Bazı arkadaşlar çok sevindi, bazıları Kürtçe söylemenin
tehlikeleri için beni uyardı. Dedim ne olursa olsun, getirin sazı!
Şivan Perwer diye beni anons ettiler. Ben sahneye çıktım ve dedim ki
“Size gerçek ‘xazale’yi söyleyeceğim. “Xazale” Kürtçe bir türküdür.
Beş-altı Kürtçe parça okudum, salon coşkudan ve heyecandan yıkıldı.
Polis beni almak istedi ama arkadaşlar beni arka kapıdan çıkardılar.
Kaçırdılar yani. Sonra Viranşehir gecesi yapıldı, sonra bir Hakkari
gecesi oldu. Rahmetli Ahmet Arif de katılmıştı; Rahmi Saltuk vardı.
Aynı durum yaşandı. Polis tertip komitesini zorluyor, beni istiyor.
Sahnenin önünü arkadaşlar tuttu, polisin beni almasına engel oldular.
Bazı arkadaşlar gözaltına alındı, beni yine kaçırdılar.
Son konserim Urfa Suruç’ta oldu. Jandarma polis bütün kapıları tuttu.
Rahmetli Muhterem Biçimli de vardı. O konser dolayısıyla tutuklandı ve
uzun yıllar hapisanede kaldı. Bu sefer beni kaçırmak istemiyorlardı.
Çare kalmayınca, arkadaşlar sinemanın bir duvarını yıktılar, bir gedik
açtılar; oradan kaçtım. Geceyi tarlaların arasında geçirdik. Hem biz
kimsenin başını belaya sokmak istemiyorduk hem insanlar baskılardan
dolayı korkuyorlardı. Ertesi sabah bir akrabama haber verdim, belediye
fen işleri müdürüydü; geldi, beni arabasıyla aldı, sınıra götürdü.
Sonra mayınlı tarlalardan geçip Suriye’ye çıktım. Oradan Almanya’ya
geldim.

‘SANATÇI HERKESE SÖYLER’
Sesinizin bu kadar etkili olduğunu ne zaman fark ettiniz?
Benim ailem yoksul bir çiftçi ailesi. Babam da dayılarım da çok güzel
türkü söylerdi. Benim sesim daha çok dayıma benziyor. Büyük kardeşimden
de çok şey aldım, çok türkü öğretti bana. Dengbejler gelirdi bizim eve,
babam onları severdi. Gece yarılarına kadar oturur türkü söylerlerdi,
hikâye anlatırlardı, çiğ köfte yoğururlardı. O hikâyeler anlatılırken
sanki hikâyelerin kahramanlarından biri olurdum. Babamın kucağına
sığınır, dinlerdim. Ertesi gün onların söylediği türküleri, destanları
ben söylerdim. Herkes şaşırırdı. O hikâyeleri dinlerken bir duygu
oluşuyordu. Zaten yazı olmadığı için, Kürtler her şeyi türküyle
anlatmışlar. Birinin dişi ağrısa, dişinden başlayarak bir hikâye, bir
türkü yaratmış. İlkokuldan sonra babam beni okula göndermek istemedi.
Medresede eğitim görmemi istiyordu. İsyan ettim. Çok asi bir çocuktum,
haksızlığa dayanamazdım. Annemin zoruyla devam edebildim öğrenimime.
İki anneden 14 kardeşiz. Benim annemden yedi kardeşiz. Annem çok genç
vefat etti, babam sonra tekrar evlendi, ondan da yedi kardeşimiz oldu.
Ben daha Avrupa’ya çıkmadan annem ölmüştü. Onun da sesi güzeldi,
lorileri hâlâ kulağımda.

Yurt dışına çıktıktan sonra nasıl bir süreç yaşadınız?
Önce Heidilberg’de dil öğrenimi gördüm. Sonra Bonn Üniversitesi’nde
müzik bilimleri bölümüne kaydımı yaptırdım. O zaman bir grup profesör,
Kürt müziğiyle ilgili bir araştırma yürütüyorlardı. Onlar özellikle
benim Bonn Üniversitesi’ne kaydolmamı istediler. Araştırmalarında
onlara yardım etmemi istiyorlardı. Bir süre birlikte çalıştık. Sonra
kaydımı Köln Üniversitesi’ne aldım. Üç yıl orada okudum, ama konserler
yoğunlaşınca ayrılmak zorunda kaldım.

Yurt dışında ilk konseriniz nerede gerçekleşti?
İlk konserimi Berlin’de verdim. Gelmeden önce verdiğim konserler ses
getirmişti. Yani ben gelmeden adım buralara gelmişti. O zaman burada
birçok Kürt siyasi grubu vardı. DDKO’nun Avrupa’daki yan örgütü Burusk
vardı, Sosyalist Parti’nin yan örgütü Hevra vardı, PKK’nın yan örgütü
Bahoz vardı, bir de yeni oluşan Kava’nın sempatizanları vardı,
Rizgari’nin sempatizanları vardı. Her grup beni yanına çekmek
istiyordu; sen bir ozansın partili olmalısın gibi söylemlerle
geliyorlardı. Bazı haksız eleştirilere, baskılara uğradım. Ve bir
türküyle bu baskılara yanıt verdim: “Hevalê bar giran im, hevalê
şoreşger im. Ozanê gelê bindest... Emekçinin ve devrimcinin yoldaşıyım,
ezilen halkın ozanıyım...” Çok şey ifade etti bu türkü. Bir sanatçı
herkese söyler. Birlik istiyordum, tamam örgütlerin olması gerekiyor
ama bu kadar birbirlerine karşı olmaları gerekmiyordu. Ben yeni
gelmiştim, geldiğim ülkeyi biraz tanımak istiyordum, insanları biraz
tanımak istiyordum, hemen bir gruba katılmak istemiyordum. Her şeye
rağmen Berlin’de tarafsız arkadaşların da desteğiyle ilk konseri
gerçekleştirdim.

‘BEN ÇOCUK RUHLUYUM’
Nasıl geçti bu ilk konser?

Biraz Suriyeli Kürtler vardı, biraz Türkiyeli Kürtler. Konser çok
coşkuluydu ve ilgi çok yüksekti. Sonra diğer konserler oldu, değişik
ülkelerde sayısız konser verdim. Halkım beni çok seviyor. Ben de
onları. Bazı Kürtler, “Sen sadece yaşa, şahsın gözümüzün önünde olsun
yeter. Artık türkü söylemesen de olur, senden alacağımız kadar aldık”
diyorlar. Ben çocuk ruhlu bir insanım. İnsanlar bana tapsın,
kendilerini parçalasınlar istemem. Çok basit ve sade yaşamak istiyorum.
Benim için her insanın bir değeri vardır. Her insanın sevgiye ihtiyacı
vardır. Beni seven her insanın da, benim sevgime ihtiyacı vardır.
Birçok arkadaşım, “O kadar ortada görünme, insanlarla muhatap olma”
diyor. Ama insanlar beni yıllardır dinliyor ve seviyor. Ben ona beş
dakika ayırsam ne olur?

Türkiye’deyken bir albüm çalışmanız oldu mu?
İstanbul’a gittim. Plak yapmak, kaset çıkarmak istiyordum. Ama kimse
yanaşmadı Kürtçe kasete. Korkuyorlardı. Ben geldikten sonra, kayda
aldıkları birkaç türküyle plak yaptılar. Galiba onlar da toplatıldı ve
ceza aldılar. Basit teyplerle kayıt yapıyorduk, onlar yayılıyordu.

Kaç albüm yaptınız bugüne kadar?
Hepsini toplasan 30-32 eder.

TARAF
RöNT-GeN
RöNT-GeN
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 114
Yaş : 31
Nerden : Nereye??
Meslek : Boşş Gezenin Boş kalfası..
Lakap : piec..
Kayıt tarihi : 22/03/08

https://seyrigez.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz